Günün tarihi, ilgimi çeken ilk şey oluyor bugün. Mesleki yaşantımda takıntı boyutuna varan bir adetiydi DSİ'nin. Veysel Eroğlu, Genel Müdürlüğe getirildikten sonra hem kulağa hoş gelmesi bakımından hem de akılda daha kolay kalması için böylesi tarihleri hiç kaçırmadı. Yedi, yedi, on yedi. Bakan olmayıp hala Genel Müdürlükte kalsaydı muhtemelen bugün yine on yedi tesisin açılışını birden yaptırmış olurdu. Her yere yetişemeyeceklerine göre içlerinden biri merkez olur diğerleri için ise toplanan kalabalığa dev ekranlardan naklen yayın yapılırdı. Bölge Müdürlükleri hummalı bir çalışmaya girişir her taraf parti bayrakları, balonlarla süslenirdi. Açılışı yapacak olan belliydi. Bazen kilometrelerce uzaktan sembolik bir butona basar, ya bir barajın kapakları kapatılıp su tutma işlemi başlar, ya bir regülatörün vanasından sulamaya su verilirdi.
Önceleri siyasete uzak nadide bir devlet kurumu olan DSİ, bu iktidarla birlikte, görev ve sorumluluğundaki hizmetlerin reklamına başlamıştı. Reklam ki ne reklam. Önce kendilerine yakın organizasyon şirketlerini işi yapan firma yetkililerine önerir, (öneriden ziyade üstü kapalı bir emirdi bu aslında) onlara bir yığın para ödettirirlerdi. Açılış merkezinde hazırlığın boyutları ve bütçesi çok daha fazlaydı. Muhtemelen Reis bütün tesislerin açılışını buradan yapardı. Özel yollar yapılır, helikopter pistleri hazırlanır, katılımcı sayısını arttırmak için otobüs ve minibüsler kiralanır, törene gelen şakşakçılara ücretsiz kumanya, su ikram edilirdi. Halkımız beleşe mezar bulsa girerdi nasıl olsa. Yapımcı şirket katılımın yüksek olması için kendini helak ederdi. Bu işi başarıyla tamamlayanın değil, siyasi partinin reklamıydı. Bölge Müdürlükleri yapımcı firma üzerinde baskı kurardı, her şey yolunda gitsin, her hangi bir aksaklık olmasın, yüksek katılım sağlansın diye. Törende olası bir aksaklık halinde ya da yeterli sayıda insan toplanmayınca bu durum başta Bölge Müdürlerine ve yüklenici firmaya fatura edilirdi. Her şey yolunda giderse en çok onların yüzü güler, üstlerinden büyük bir yük kalkmış olurdu. Bu büyük telaş için milyon liralara varan hazırlıkların sonucunda nemalanan sadece siyasi iktidardı. Bedava yollu muazzam bir reklam fırsatı yakalamış olurlardı. TV kanalları, yazılı basın, açılışı yapılan tesislerden bahseder, profesyonel kameralar tören kalabalığını olduğundan daha fazla göstermek için ellerinden geleni yapardı. Bir de madalyonun arka yüzü vardır ki halk tarafından pek bilinmez. Dev tesis dediklerinin çoğu ya on kapaklı regülatörün üç ay önce tamamlanan iki kapağı ya da her yıl sele kurban edilen bir taşkın koruma duvarından ibaretti.
Öğleden sonra kuşlardan önce davranıp iki kova erik topladım. İri, kokulu ve güzel tadı olan bir çeşit, ancak cinsini bilmiyorum. Gündüz vakitleri sakin, akşamları oldukça hareketli geçmeye başladı. Bu akşam biraz serin. Misafirlerimizden bir kısmı veranda ve avluda oturup üzerine şal istiyor. Diğer bir kısmı salona çıkmayı tercih ediyor. Salonda ağırladığımız misafirlerden bir çift çok özel bir nedenle gelmişler Taş Ev'e. Genç beyefendi dün aramış, rezervasyon yaptırmıştı, arkadaşlarından aldığı tavsiye üzerine. Evlilik teklifinde bulunacak yanındaki güzel kız arkadaşına. Her şeyin kusursuz olmasını istiyor doğal olarak. Salonun en güzel masasını bu çifte rezerve ediyorum. Özenle süslenmiş masaya beyefendinin arzusu üzerine bir kırmızı gül bırakıyorum. Bu özel günlerinde bize fazla gelir dedikleri bir şişe kaliteli kırmızı şarabın son damlasına kadar hakkını veriyorlar. Bol bol fotoğraf çektirip bugünü ölümsüzleştiriyorlar.
Yaylanın temiz havasına kendini bırakan misafirler geç vakitlere kadar oturuyorlar. Alaçatı aydınlatmaları gece karanlığında muhteşem görünüyor. Saat 00.00'ı geçince müzik yayınını kesiyorum. Bu saatlerden sonra müzik değil istedikleri, yayla havasının tatlı sohbeti...