KATEGORİLER

12 Nisan 2017 Çarşamba

AK KAŞIK

11-12/04/2017 Salı,  Çarşamba, Tire

Ne bir partiye üyeliğim oldu ne de bir partinin fanatik destekçisi oldum bugüne kadar. Ülkemizde uygulanan çok partili sistem bu şekilde gittiği sürece benim mizacımdaki bir insanın politika yapması bir tarafa oy kullanması dahi zoraki oluyor. Bugün siyaset yazacağım. Siyasi bir yazı değil bu. Bazılarının hoşuna gidebilir, hatta katılabilir düşüncelerime. Ama biliyorum ki bazılarının hoşuna gitmeyecek söylediklerim. Tek dileğim bizi yönetmeye aday kişilerin sözlerine göre değil, yaptıklarına göre karar verilmesi. Hani derler ya, "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz."

Referandum tarihi yaklaşıyor. Şehrin bütün panoları iktidar partisi tarafından zaptedilmiş. Muhalefete kenarda köşede birkaç yer kalmış. Hangi TV kanalını açsam, ya partili tarafsız cumhurbaşkanı, onun dizinden ayrılmayan başbakan, reislerine şartsız biat eden bakaniar, milletvekilleri ve siyaset konuşanlar çıkıyor karşıma. Çok ender muhalefet parti liderlerinin toplumun ilgisini uyandırmaktan uzak bir iki cümlesine ve görüntüsüne rastlanıyor. En iyi yönetim şekli dedikleri "demokrasi" bu mu? Önüne gelenin boğazını sık, sen bas bas bağır. Atatürk'e ve onun kurduğu cumhuriyete kin besleyenler sokaklarda... Ellerinde "evet" bayrakları... "Neye "evet"? Tayyib'e evet. Anayasa değişikliği, başkanlık sistemi? "Boş ver onları, Reis ne yapsa doğrusunu yapar." Bu insanlarla benim oyum aynı değere sahip ya, beni üzen, kahreden konu bu. Millete gidiyoruz, söz milletin türünden lakırdılar oldum olası korkutuyor beni. Millete güvenmiyor musun sen? Kim ne derse desin, benim cevabım kocaman bir "Hayır" Evet, millete güvenmiyorum. O millet ki, demokratik bir şekilde diktatörünü seçmiş, yine seçecek. Kenan Evren'i referandumda Fransızlar mı yoksa İngilizler mi getirdi başımıza?

Kendimi zor tutuyorum. Aziz Nesin bir laf etmişti hani... Sonra Türk Milletine hakaret etti diye dava açmışlardı. Benim söyleyeceklerim müebbet hapislik bu millet hakkında. Ama susuyorum. Korkmak değil susmamın nedeni. Yanlış anlaşılmak. Beni anlayacak olanları geçersek, anlamayana laf anlatmanın zorluğu korkutuyor beni. Ama anlatacağım yine dilim döndüğünce aklımda kalmayıp dışarı taşanları...

Bazı sorular var bu milletin sorması gereken. Tıkıyor kulaklarını güzel halkım, başkaları sorunca.

Atatürk'çü subaylar, yargıçlar, öğretim üyeleri, gazeteciler, siyasiler defalarca uyardıkları halde Fetö'nün devlet içinde yapılanmasına kim, kimler imkan verdi? Onları kimler himaye etti, onlara kimler destek verdi? Şimdi ülkeyi ele geçirmeye teşebbüs eden iktidar sahipleri, Fetö örgütünü dize getirdik diye kahraman ilan ediyorlar kendilerini. Yahu, Fetö sizdiniz, sizin arkadaşlarınızdı. Aranızda paylaşamadınız iktidarı sadece. İktidar para demek. Haksız - siz haram diyebilirsiniz olarak elde ettikleri parayı paylaşamadılar. Bütün işlenen suçlar, hırsızlıklar, haksızlıklar, ayakkabı kutularındaki paralar, gemicikler, adaletsizlikler, dış politika başarısızlıkları, yanlış kararlar, düşürülen Rus uçağı, her türlü siyasi hatalar Fetö'ye yapıştı, kendileri sütten çıkmış ak kaşık. Başka söze ne hacet. Sadece bu bile yüce divanda yargılanmayı, yüzlerce kez müebbet hapis cezasını gerektirir. Ah, zavallı Menderes, bana göre pek makbul bir kişi olmasan da, şimdikileri görünce kendimi tutamıyorum, bebek davası, kilot davası deyip ayıp etmişler sana.

Ya PKK terör örgütüne verilen tavizleri nasıl kabul eder bu halk? O sınırdan zafer kazanmış edalarla giren teröristlere yapılan karşılamalar... Gökler e çıkarttıkları sözde "Barış Süreci". Hele biraz daha sabredebilseydi terör örgütü, neredeyse Abdullah Öcalan'ı serbest bırakacaklardı. Böyle bir dönemi nasıl unutur bu millet? Ülkede cirit atan teröristler ilçelere silah yığınağı yaparken, Allah aşkına söyleyin, valilere "Dokunmayın" talimatını veren ben miydim? Bu kadar büyük hatalar "Aldatıldım." deyince nasıl unutuluyor? Bu milletin beyni dumura mı uğradı?

Hatırlayın bir on yıl öncesini. Ne demişti başbakan? Dünya ülkeleriyle, komşularla "sıfır sorun." Neydi bu politikanın adı? "Win-win" Yani "kazan-kazan" Amerika, Avrupa ülkeleri, Rusya kazanan, biz hep kaybeden. Sıfır sorun derken, bütün ülkelerle papaz olmadık mı? Yoksa onlar da mı kandırdı kötü kaderimizin mimarını?  

Kardeşim Esad'ın Esed'e dönüşünü, refah düzeyimizin her geçen gün daha da aşağı çekildiği, fırsat eşitsizliğinin alabildiğince arttığı memlekette halkı doyurmakta zorlanırken oy devşirmek pahasına üç milyon Suriyeliye kucak açışını unutmak mümkün mü? Sınır boylarımızın terörist örgütlerle dolmasına sebep olan yanlış politikaları güden, her gün çatışmalarda ölen ana kuzularına, şehirlere kadar inen bombalı saldırılarda ölen halkımıza bu zulmü yapan bir insan nasıl bu kadar oy toplar?

Gezi olaylarına katılan ve sazlı sözlü, yaratıcı eleştirilerini duyurmaya çalışan gençlere terörist deyip, camide içki içtiler diye iftira atma küstahlığını gösteren, üzerlerine gaz sıkan, silah attıran güruha hükmedenler ne çabuk unutturuyorlar marifetlerini...

Ergenekon, balyoz, kafes vs. davaları saçmalığıyla yıllarca ülke gündemini meşgul eden, bütün Atatürkçü insanları görevden alan, küçük düşüren, hapse attıran, hürriyetlerini kısıtlayan ya da bunlara göz yumanlar hangi yüzle oy istiyorlar halktan? Az mı geldi yaptıkları. Ne kaldı geriye? Gaz odalarında toplu infaz mı, fırınlarda yakıp sabun yapmak mı? 

Prof. Dr. Türkan Saylan gibi vatansever bir bilim insanına yaptıklarını nasıl unutturuyorlar bu halka. Korkarım ki tarih en salak millet diye yazacak bizi.  

6 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Daha söylenecek bir yığın şey var bu konuda. Sanki yurdum insanının beynine chip takılmış. Ne hata yaparsa yapsın alkışlamaya devam ediyor...

      Sil
  2. Siyaset tarihimizin bütünü içinde doğru da yanlış da hep iç içeydi doğrusu. Bunu ayıklamak ve filtrelemek millete kalıyor her zaman. Birileri geliyor birileri gidiyor. Herşey tersine dönebiliyor. Oda Tv davasında tutuklu bulunan bütün tutuklular özgürlüğüne kavuştu. Bütün siyasilerin hatası var. Suç işleyeni de mutlaka var. Algı operasyonları var karşılıklı olarak. Yazdıklarınızın yüzde yüzde doksanının altına imzamı atarım. Geri kalanınını da zamana bırakırım. Fakat inansçsızlığı ve umutsuzluğu hayatımda yer vermem. Önümüze iki seçenek var. Anayasa değişikliğiyel ilgili iyi bakmak ve idrak etmek lazım. Tabi bu benim görüşüm. Mevcut sistemle, yeni sistem neler getirir neler götürür. Geçmişe baktığımızda bütün liderler de başkanlığı savunmuşlar. Muhalefet oniki eylül darbe anayasasına alternatif hiç bir çalışma getirmiyor. Sadece hayır demesi de bana tuhaf geliyor. Somut çalışmalarla politika yapılamlı. Bende şimdiye kadar siyasi bir oluşuma bir kaydım olmadı. Fakat zaman zaman katıldığım görüşler oldu. Sağ ve sol farketmedi. Koalisyon da bir siyasi demokratik kültür. Bunu savunmuşumdur. Ama liderler gerektiğinde değerli bir şeyin üzerini çizebiliyor. Bütün sıkıntı muhalefetin yetersizliği. Ne yazık ki iktidar içinden çıkıyor muhalefet. Bu da eşyanın tabiatına aykırı. Benim yaklaşımlarımı biliyorsunuz. Niyetimi de. Her şeyin hayırlısı olsun diyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sistem değil bence oylanan halkın gözünde... Mevcut CB nın başkan olmasını ister misiniz yoksa istemez misiniz? oylaması. Ben şahsen kendi ifadeleriyle sabit, bu kadar kolay aldatıldığını iddia eden bir insanın tam yetkiyle ülkenin başına geçmesini çok riskli bulurum ve böyle bir şey olsun istemem.

      Sil
  3. Ülkemi seviyorum. Ama sadece kendimiz için değil, ülkemiz için iyi bir gelecek, huzurlu, güzel günler diliyorum. Ancak düşünüyorum; Yıllardır içimizdeki bu endişe neden hiç bitmiyor, neden gençler suskun, neden kendimizi güvencede hissetmiyoruz, neden eğitim yap-boz tahtasına döndü, suçlular neden rahatça aramızda dolaşıyorlar, neden insanlar haklıyken haksız konumundalar, sadece bugünü değil, yarınımı bile göremiyorum...?
    Sadece Türkan Saylan değil, yitirdiğimiz daha nice değerin yası bile tutulamamışken Türkiye kimlerle gurur duyuyor...? Parasını çar-çur eden mirasyediler ya da şahane züğürtler gibiyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülke sevilmez mi? Ülkemizi sevdiğimiz için kederimiz. Kendi çıkarları için bu topraklar üzerinde oyun sahneleyenler ve onların ülke içindeki işbirlikçileri var. İşte bu yüzden sorun yaşıyoruz.
      Maalesef durum böyle...

      Sil