KATEGORİLER

1 Mart 2016 Salı

29/02/2016 Pazartesi, Tire

Allah sağlık sıhhat verir de günlük tutma işini aksatmadan sürdürebilirsem bugünün tarihini ancak dört yıl sonra atabileceğim. Hayatım boyunca üzerinde hiç durmadığım bugün, yaşamımıza verilen bir bonus gibi geldi bana. Yani kalan ömrümüzden düşülmeyecek bir gün. Bugüne kadar toplam 14 gün bonusum birikmiş. Yok, hayır birikmemiş, hepsini harcamışım!

Yayladan TİRE'YE BAKIŞ
Sıcak ve güneşli günler korkutmaya başladı artık. Sular azalacak, bundan sonra yağsa da kaynak sularına faydası olmaz diyorlar. Televizyona çıkan bir uzman, son seksen yılın en sıcak yaz mevsimini yaşayacağımızı söylüyor. Küremiz iyice ısınacak anlaşılan.

Yaylaya çıkmadan önce elektrikçi Ali'ye uğradım. En zor olan kısmı hallettik ama ilgilenmezsem işler yine bıraktığım yerde kalacak. Yarın sabah yukarı çıkmaya karar verdik birlikte. Kablo kanalını teslim alacağız. Varsa eksiklikleri söyleyecek Gani Ustaya. Pis su hatlarına da bakacağız. Yayladaki inşaatın ruhsat, tapu vs. belgelerinin kopyasını istedi, dağıtım şirketine verilecekmiş enerji müsaadesi için.

Yaylada Çiçeklenmiş Kiraz Ağacı
Ali'den ayrılıp kargo şirketinden gelen paketi aldım. Bu nedenle Toptepe tarafından çıktım Yaylaya bu sefer. Kaplan yoluna girdiğimde çiçekli ağaçların sayısı artmış gibi geldi gözüme. Havada hiç pus kalmadığından manzara, gören gözlere oldukça netti.
Gören gözlere diyorum, malum sol gözüm görevini savsaklıyor bu aralar. Ama tez zamanda gereği yapılacak!

Bahçeye vardığımda Gani Usta dışında ekibin tam kadro işlerinin başında olduğunu gördüm. Bugün haftalıklarını ödeyeceğimi bildikleri için zaten geleceklerini tahmin ediyordum.

Tuvaletlerin duvar örme işlerine başlamışlar. Kadir nihayet bana köy yumurtası getirmiş. Tanesi yetmiş beş kuruş dedi, pazarlık yaptım yetmişe anlaştık. Yirmi tanesi on dört lira tutunca on beş verip üstü kalsın dedim, bütün pazarlık boşa gitti.

Sarı, Beyaz ve Yeşil Köy Yumurtaları
Eve döndüğümde Kadir'in özenle bir çay paketine yerleştirdiği yumurtaları çıkardım. Bizde yeşil yumurta var istersen getireyim demişti de ben ona peki getir dememiştim. Şimdi bakıyorum yumurtalar tam üç renk. Sarısı, beyazından başka yeşil renklilerden de koymuş. İlk defa yeşil yumurta görüyorum. Oldukça ilginç geliyor bana. Bundan sonra her hafta yirmi tane ayırmasını isteyeceğim.

Dün 1941 yılı yapımı bir film izlemiştim. Bu sefer 1940 yılına ait bir öykü buldum. Amerikalı yazar Paul Gallico'nun (1897-1976) yazdığı "Snow Goose" adlı öyküyü araştırdığımda henüz Türkçe 'ye çevrilmediğini gördüm. Bu öykü yazarın en başarılı eseriymiş. Bunun dışında kendisi, 1972 yılında aynı isim altında filme uyarlanan"Poseydon Macerası" adındaki romanın da yazarı.  Bu macera filmini üniversite öğrencisiyken seyretmiştim yıllar önce.

"Snow Goose" adlı öykünün ününü çoktan aşmış aynı adı taşıyan bir de müzik albümü var. Albümün sahibi Camel grubunun yaptığı müzikleri çok beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle "Snow Goose", öyküye çok etkileyici bir fon müziği oluşturuyor. Müziği seslendiren grubun üçüncü albümüymüş bu. İlginç olan husus, grubun bestelediği eserlerin birçoğunun ilham kaynağını roman ve öykülerin oluşturması.

Oturdum, "Snow Goose" öyküsünü Türkçe 'ye çevirmeye başladım. Camel grubunu dinliyorum bir yandan da. Roman ve öykü çevirileri orijinal metinlerde kullanılan devrik cümle yapısı, deyimler ve günlük hayatta kullanılanların dışında çok sayıda kelime barındırmasından dolayı düz yazı çevirilerine göre bayağı zormuş. Bu beklemediğim bir şey değildi elbette. Özellikle edebi değeri yüksek metinlerin çevirisini yapmak, aslını yazmak kadar zor olmalı. Şiirlerin çevirisini düşünmek bile istemiyorum.  
        

2 yorum:

  1. Yeşilini ilk defa gördüm. Ben de bir köylüden yetmiş beş kuruşa alıyorum.

    YanıtlaSil