KATEGORİLER

29 Ocak 2016 Cuma

29/01/2016 Cuma, Tire

Nihayet havalar düzeldi. Bugün güzel bir bahar havası var. Yaylada çalışmalar başladı. Ana giriş kapısı dolguları için iki traktör malzeme getirmişler, ama hiç de iyi değil. Biraz çakılla karıştırmak gerekecek. Ustalar avlunun en uzak köşesinden itibaren taş duvar işine başlamışlar. Çukurköy'den yine taş getirmesi için Gani'yi aradım. Bundan sonra daha uygun fiyat istediğinden inşaat malzemelerini de ona taşıttıracağım. Yani hem taş hem de kum ve çimento gelecek yarın öğlene kadar.

Yaylaya çıkmadan önce Ziraat Odası'na belgeleri verdim. Yarın saat 14.30'da onlardan dosyayı alıp Tarım İlçe Müdürlüğü'ne götürecekmişim. İyi o zaman, resmen çiftçi oluyorum galiba. Çok heyecanlıyım. Daha önce hiç olmadığım bir şey bu.

Ziraat Odası'ndan çıkıp, Vergi Dairesi'ne gittim şu bizim radar cezasını ödemek için. Unutup gitmeyim diye. Ziraat Odası'ndan sonra burada çalışan memurlar işin tuzu biberi oldu. Kendileri mi ağır yoksa önlerindeki bilgisayar mı bilinmez, her iki tarafta fazla kalabalık olmadığı halde bir buçuk saate yakın sıra bekledim. Kaybettiğim onca zaman üstüne, bir de "Bugün çok yoğun" deyip, ah oh çekmeleri yok mu? Beni benden aldılar.

Artık sınıf atladık, kaya tuzu kullanıyoruz. Canan Hoca'nın hakkı ödenmez bana göre. Daha önce aldığım tuzu "rafine edilmiş bu" deyip beğenmeyen eşim, son aldığım yerin tuzunu uygun gördüğü için iki paket daha aldım. Var mı benim gibisi  bilemem ama, tuza karşı hissiz biriyim. Belki çok aşırı tuzdan rahatsız olurum ama yemekte ya da salatada hiç tuz olmasa bile rahatsızlık duymam. Belki bundan sonra kaya tuzunu severim, kim bilir?

Hafta sonu kızımla birlikteyiz. Bu sefer o geliyor yanımıza. Eşimde de Amasra Salatası aşkı başladı. Balığın yanında yapacağı salata malzemelerinden sadece dere otu ve roka eksiğimiz vardı ki, onlar yoksa zaten salataya salata denmez. Küçük Tire Pazarından (Cuma Pazarı) temin ettim hemen.

Kaplan Yolundan Tire Manzarası
Günler yavaş yavaş uzamaya başladı artık. Saat beşe yaklaşmış olduğu halde güneşin batmaya hiç niyeti yok gibi. Bahçeye yaklaşırken taş evi arıyordu gözlerim. Sisli havalarda, pustan dolayı görünmez oluyor bazen. Bu sefer, akşam güneşi o kadar ters ki, gözlerimi alıyor, ileriyi göremiyorum. Güneşi arkama alıp bütün ihtişamıyla Tire manzarasını kucaklıyor ve resmini çekiyorum.

Ustalardan ayrıldıktan sonra dönüş yolunda bu havalarda her zaman olduğu gibi bir canlanmadır gidiyor. İzmir'den gelenler Kaplan restoranlarına doğru rotalarını çizerken,, Tire'nin yerlileri arabalarını yol kenarlarına park edip, her cins alkollü içki eşliğinde manzaranın keyfini çıkarıyorlar. Çoğunlukla evli veya bekar erkek arkadaş gruplarından oluşan halkın arasında nadir de olsa ailesini ya da sevgilisiyle birlikte gelenler yok değil.  İşin iyi tarafı kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Kötü tarafı ise yedip içtiklerini konakladıkları yerde bırakıp gitmeleri. Bölge itibariyle çok fazla güneş alan bir yer olmasına rağmen, çingene teneke sesinde oynamaya nasıl başlarsa, bu muhitin insanları da güneşi görünce, Kaplan Köyü istikametinde manzarası güzel yol kenarlarına akın ediyorlar.

Atilla Bey'e telefon ettim. Nasıl olsa havalar düzeldi artık, "Şu elektrik kablo kanalına başlayabiliriz" demek için. Ne var ki, işçilere ulaşamamış. Yarın da başlanılmayacak bu işe. Bir yandan iş gecikiyor diye üzülürken, diğer yandan kızım geldiğinde onunla daha fazla vakit geçireceğim için sevindim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder