KATEGORİLER

1 Nisan 2016 Cuma

01/04/2016 Cuma, Tire

Bugün 1 Nisan. Sadece blog arkadaşlarımdan birinin anlamlı şakasına maruz kaldım. Ben ise kimseye şaka yapmadım.

Öğleden sonra çıktım yaylaya. Elektrik bağlanmış. Bundan sonra armatür ve aksesuarlar seçilecek artık. O işler de seyahat sonrasına kaldı. Yakup Usta ve Kadir elektrikçiye yardım etmişler sabah. Bahçeden içeri girdiğimde onlar avluya kayrak taşı döşüyorlardı. Fazla kalmanın gereği yok yanlarında. Her ikisine de bir hafta boyunca olmayacağımı söyledikten sonra pencereleri iyice kapatıp kapıları  kilitlemelerini tembih ettim.

Aklıma duygusal bir müzik takıldı bu aralar. Devamlı onu mırıldanıyorum. Ancak ne yazık ki şarkının adını ve bestecisini hatırlayamıyorum. Zaten oldum olası bu konularda zayıfım. Filmi bir güzel izlerim ama yönetmenini, oyuncusunu kafamda tutmam. Aynı şekilde kitap yazarları da öyle. Aslında yanlış bir şey bu, biliyorum. Her şeyden önce emeğe saygısızlık. Ama şu "Üzümünü ye bağını sorma" özdeyişi beni çok etkilemiş olmalı. Blog yazarlığı bu açıdan tam bana göre. İster istemez eser sahiplerine az da olsa yer vermiş oluyorum.  

Nihayet ezgisi kulaklarımdan gitmeyen müziğin bir film müziği olduğunu hatırladım. Önce bir İkinci Dünya Savaşından sonra çekilen bir sürü Yahudi filminden biri olabilir mi diye düşünmüştüm. Değilmiş. Büyük mücadelelerden sonra filmin baş rol karakteri geldi aklıma "Amélie"

Filmin orijinal adı "The Fabulous Destiny of Amélie Poulain". "Amélie Poulain'in İnanılmaz Kaderi". Fransız besteci Yann Tiersen tarafından yapılan film müziğinin adı ise “La valse d’Amélie”. Bu müzik hem gitarın farklı yorumlarına  (1), (2), (3) hem akordeona hem de orkestraya çok güzel yakışıyor. Bana göre bunlar arasında en güzeli filmin full soundtrack'ı

Sol taraftaki resimde görülen Amélie, filmde üstlendiği karakterle beni çok etkiledi. O cin bakışlarıyla kaderine razı olmuş bir tip. Kendini insanları mutlu etmeye adamış. Film romantik komedi türünde ancak çok güzel mesajlar veriyor.

Tamamen tesadüf eseri evde bulduğu bir oyuncak kutusunu elli yıl geçtikten sonra artık altmış yaşına yaklaşmış sahibine ulaştırmak ne kadar güzel bir eylem.  Ya sahibinin kutu ve içindekileri görünce vermiş olduğu tepkiye Amélie'nin sessiz ve muzip bir gülümsemeyle şahitlik etmesine ne demeli?

Büyük hasılat yapan film aynı zamanda bir çok ödülün de sahibi olmuş. Gece filmi tekrar izledim. Hem güldüm, hem duygulandım. Yine de "Filmde en çok etkilendiğin ne?" diye soracak olursanız ben yine "Müzikleri" diyeceğim.

Filmdeki karakterlerin hemen hepsinin tuhaf huyları esprili bir şekilde veriliyor. Bunlardan bir tanesinin merakı da, baloncuklu naylon ambalajları sıkarak patlatmak. Ben de bayılıyorum bunu yapmaya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder